|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Phrasals |
|
1 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek |
worry about (someone or something) v.
|
|
They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do.
Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar.
More Sentences
|
Phrases |
|
2 |
Phrases |
(bir şeyle) ilgili olarak |
in relation to (something) expr.
|
|
The two amendments are significantly different, especially in relation to the Nuclear Conventions of Paris and Vienna.
İki değişiklik, özellikle Paris ve Viyana Nükleer Sözleşmeleriyle ilgili olarak önemli ölçüde farklıdır.
More Sentences
|
3 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
with reference to (someone or something) expr.
|
|
With reference to the issue of unemployment, I would refer to the ELDR Group's Amendment No 4.
İşsizlik konusuyla ilgili olarak AİKB Grubunun 4 No.lu Değişikliğine atıfta bulunuyorum.
More Sentences
|
Idioms |
|
4 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek |
go into raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
The rapporteur goes into raptures about bringing the benefits of competition into the sector concerned.
Raportör, ilgili sektöre rekabetin faydalarını getirme konusunda kendinden geçmektedir.
More Sentences
|
5 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok endişelenmek |
be worried sick (about someone or something) v.
|
|
Tom has been worried sick.
Tom çok endişeli.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
dosya (bir şeyle ilgili belgeler) |
file n.
|
|
7 |
General |
belirli bir şeyle ilgili eski olaylar |
history n.
|
|
8 |
General |
(bir şeyle ilgili) kendi kendine düşünmek |
think to yourself v.
|
|
9 |
General |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare an interest v.
|
|
10 |
General |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare one's interest v.
|
|
11 |
General |
(abd ve kanada'da) bir şeyle ilgili resmi şikayette bulunmak |
grieve [us] [canada] v.
|
|
12 |
General |
iplikten yapılmış bir şeyle ilgili |
threaden adj.
|
|
13 |
General |
(bir şeyle) ilgili utanmış/mahcup |
embarrassed about (something) adj.
|
|
14 |
General |
bilinebilen bir şeyle ilgili |
objective adj.
|
|
15 |
General |
aniden başka bir şeyin ortasına çıkan bir şeyle ilgili |
intersilient adj.
|
|
16 |
General |
(belirli bir şeyle ilgili) madde anlamı veren son ek |
-ile suf.
|
|
Phrasals |
|
17 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak |
negotiate with someone about something v.
|
|
18 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak |
negotiate with someone over something v.
|
|
19 |
Phrasals |
biriyle/bir şeyle ilgili bir sıkıntısı olmak |
have something against someone or something v.
|
|
|
20 |
Phrasals |
biriyle/bir şeyle ilgili mutsuzluğu devam etmek |
hold something against someone or something v.
|
|
21 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili merak uyandırmak/yaratmak |
interest in (something) v.
|
|
22 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili ilgi uyandırmak/yaratmak |
interest in (something) v.
|
|
23 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili başının etini yemek |
ride about (something) v.
|
|
24 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili söylenip durmak |
ride about (something) v.
|
|
25 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili eleştirip durmak |
ride about (something) v.
|
|
26 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili kusur bulup durmak |
ride about (something) v.
|
|
27 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili azarlayıp durmak |
ride about (something) v.
|
|
28 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak |
trouble (someone or oneself) with (someone or something) v.
|
|
29 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişe duymak |
trouble (someone or oneself) with (someone or something) v.
|
|
30 |
Phrasals |
(biri/bir şeyle) ilgili olarak (birine kendini) ifade etmek |
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili ne düşündüğünü söylemek |
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v.
|
|
32 |
Phrasals |
biri/bir şeyle ilgili olarak (kendini) birine ifade etmek |
express (oneself) to someone on something v.
|
|
33 |
Phrasals |
birine bir şeyle ilgili ne düşündüğünü söylemek |
express (oneself) to someone on something v.
|
|
34 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili yorum yapmak |
speculate on something v.
|
|
35 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili fikir edinmek |
step inside v.
|
|
36 |
Phrasals |
biriyle/bir şeyle yakından ilgili |
wired into someone or something v.
|
|
37 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) hararetli bir şekilde görüşlerini belirtmek |
sound off (about something) v.
|
|
38 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) sesini yükseltmek |
sound off (about something) v.
|
|
39 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) yüksek sesle görüşlerini belirtmek |
sound off (about something) v.
|
|
|
40 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili harekete geçmek |
act upon (something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili aksiyon almak |
act upon (something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili harekete geçmek |
act on (something) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili aksiyon almak |
act on (something) v.
|
|
44 |
Phrasals |
birine biriyle/bir şeyle ilgili yardımcı olmak |
assist someone with someone or something v.
|
|
45 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili olmak |
bear upon something v.
|
|
46 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili olmak |
bear on something v.
|
|
47 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili canını sıkmak |
bother about something v.
|
|
48 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili canını sıkmak |
bother about (someone or something) v.
|
|
49 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili zahmete girmek |
bother about (someone or something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sinirini bozmak |
bother about (someone or something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsız etmek |
bother about (someone or something) v.
|
|
52 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat bırakmamak |
bother about (someone or something) v.
|
|
53 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili daraltmak |
bother about (someone or something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat vermemek |
bother about (someone or something) v.
|
|
55 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili başını ağrıtmak |
bother about (someone or something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili tereddüte düşürmek |
bring something into question v.
|
|
57 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) birini almak |
bring someone in (on something) v.
|
|
58 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) birini dahil etmek |
bring someone in (on something) v.
|
|
59 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) birini işe katmak |
bring someone in (on something) v.
|
|
60 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) birini işin içine katmak |
bring someone in (on something) v.
|
|
61 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili) birini getirmek |
bring someone in (on something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
birini bir şeyle ilgili aramak |
call someone about something v.
|
|
63 |
Phrasals |
birine bir şeyle ilgili telefon etmek |
call someone about something v.
|
|
64 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili aramak |
call about (something) v.
|
|
65 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili telefon etmek |
call about (something) v.
|
|
66 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak |
catch up on (something) v.
|
|
67 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak |
check in on (someone or something) v.
|
|
68 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak |
check on (someone or something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak |
check up on (someone or something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili azarlamak |
chide for v.
|
|
71 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok katı/sert olmak |
clamp down (on someone or something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili yakınmak |
complain about (someone or something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygılanmak |
concern (oneself) about (someone or something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorumluluk duymak |
concern (oneself) over (someone or something) v.
|
|
75 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişe duymak |
concerned about (someone or something) v.
|
|
76 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygılanmak |
concerned about (someone or something) v.
|
|
77 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak |
concerned about (someone or something) v.
|
|
78 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak |
confer on (someone or something) with (one) v.
|
|
79 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak |
confer with (one) about (someone or something) v.
|
|
|
80 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak |
confer with (one) on (someone or something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birinin) görüşünü almak |
confer with (one) on (someone or something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) birine başvurmak |
consult (with) someone (about someone or something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) biriyle görüşmek |
consult (with) someone (about someone or something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) birinden akıl almak |
consult (with) someone (about someone or something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) biriyle görüş alışverişinde bulunmak |
consult (with) someone (about someone or something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) birine akıl sormak |
consult (with) someone (about someone or something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili birine başvurmak |
consult (someone) about (something) v.
|
|
88 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili biriyle görüşmek |
consult (someone) about (something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili birinden akıl almak |
consult (someone) about (something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili biriyle görüş alışverişinde bulunmak |
consult (someone) about (something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili birine akıl sormak |
consult (someone) about (something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(bir şeyle ilgili biriyle) çekişmek |
dispute (something) with (someone) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle ilgili) söylenmek |
drone on (about someone or something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hararetli bir tartışmaya girmek |
expostulate about (someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hararetli bir tartışmaya girmek |
expostulate on (someone or something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
biriyle/bir şeyle ilgili bir şeyi/işlemi yapıp bitirmek |
finish someone or something up v.
|
|
97 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili dokuz doğurmak |
fret about (someone or something) v.
|
|
98 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek |
fret about (someone or something) v.
|
|
99 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek |
fret about (someone or something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili dokuz doğurmak |
fret over (someone or something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek |
fret over (someone or something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek |
fret over (someone or something) v.
|
|
103 |
Phrasals |
bir şeyle ilgili tek seferde çok az başarı sağlamak |
chip away (at) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili yardım etmek |
help out with v.
|
|
105 |
Phrasals |
(birini bir şeyle) ilgili töhmet altında bırakmak |
implicate (someone) in (something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili şaka/espri yapmak |
jest about (someone or something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili şaka/espri yapmak |
jest at (someone or something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(birine bir şeyle) ilgili takılmak |
josh (one) about (something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(birine bir şeyle) ilgili şaka yapmak |
josh (one) about (something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmeyi bırakmak |
lay off (someone/something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili söylenmek |
moan about (someone or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sızlanmak |
moan about (someone or something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili mızmızlanmak |
moan about (someone or something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili homurdanmak |
murmur against (someone or something) v.
|
|
115 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili söylenmek |
murmur against (someone or something) v.
|
|
116 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili mırıldanmak |
mutter about (someone or something) v.
|
|
117 |
Phrasals |
(biriyle bir şeyle) ilgili/alakalı olmak |
pertain to (someone or something) v.
|
|
118 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili rapor/hesap/bilgi vermek |
report on (someone or something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili kafa yormak/patlatmak |
ruminate about (something) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili kafa yormak/patlatmak |
ruminate on (something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili (bir şeyi) ortaya çıkarmak/açığa vurmak/belli etmek |
say (something) about (someone or something) v.
|
|
122 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili karar vermek |
settle upon (something) v.
|
|
123 |
Phrasals |
(bir şeyle) ilgili münakaşaya girmek |
squabble over (something) v.
|
|
124 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili surat asmak |
sulk about (someone or something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili trip atmak |
sulk about (someone or something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili surat asmak |
sulk over (someone or something) v.
|
|
127 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili trip atmak |
sulk over (someone or something) v.
|
|
128 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak |
talk of (someone or something) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşma/dedikodu/spekülasyon/tartışma |
talk of (someone or something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(birini biriyle/bir şeyle) ilgili tiye/alaya almak |
tease (one) about (someone or something) v.
|
|
131 |
Phrasals |
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili zahmet vermek |
trouble (someone) about (someone or something) v.
|
|
132 |
Phrasals |
(birini biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsız etmek |
trouble (someone) about (someone or something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsızlık vermek |
trouble (someone) about (someone or something) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili uyarmak |
warn about (someone or something) v.
|
|
135 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek |
worry about (someone or something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek |
worry over (someone or something) v.
|
|
137 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek |
worry over (someone or something) v.
|
|
138 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili yazmak |
write about (someone or something) v.
|
|
139 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili bir mektup, e-posta göndermek |
write about (someone or something) v.
|
|
140 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ile ilgili yazı yazmak |
write of (someone or something) v.
|
|
141 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili küplere binmiş |
mad about (someone or something) adj.
|
|
142 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sinirden çılgına dönmüş |
mad about (someone or something) adj.
|
|
143 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok kızgın |
mad about (someone or something) adj.
|
|
144 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan |
mad about (someone or something) adj.
|
|
Phrases |
|
145 |
Phrases |
biriyle/bir şeyle ilgili olarak |
as regards somebody/something expr.
|
|
146 |
Phrases |
bir şeyle ilgili olarak |
as to something expr.
|
|
147 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
in reference to (someone or something) expr.
|
|
148 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
in regard to (someone or something) expr.
|
|
149 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
in respect of (someone or something) expr.
|
|
150 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
in respect to (someone or something) expr.
|
|
151 |
Phrases |
(bir şeyle) ilgili olarak |
in terms of (something) expr.
|
|
152 |
Phrases |
biriyle/bir şeyle ilgili |
in regard to somebody/something expr.
|
|
153 |
Phrases |
biriyle/bir şeyle ilgili |
with regard to somebody/something expr.
|
|
154 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
with regard to (someone or something) expr.
|
|
155 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
with respect to (someone or something) expr.
|
|
Colloquial |
|
156 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorun/sıkıntı |
the trouble with (someone or something) n.
|
|
157 |
Colloquial |
biriyle/bir şeyle ilgili olmak |
be/have to do with somebody/something v.
|
|
158 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili azar işitmek |
get hell about (something) v.
|
|
159 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili fırça yemek |
get hell about (something) v.
|
|
160 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili ters giden şey olmak |
be the matter (with someone or something) v.
|
|
161 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) bir şeyler ters gitmek |
be up (with somebody/something) v.
|
|
162 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) bir sorun olmak |
be up (with somebody/something) v.
|
|
163 |
Colloquial |
bir şeyle ilgili olmak |
have something to do with something v.
|
|
164 |
Colloquial |
bir şeyle ilgili olmak |
not have anything to do with something v.
|
|
165 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) bilgi almak |
get word (from someone or something) v.
|
|
166 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler yolunda olmak/gitmek |
go well with (someone or something) v.
|
|
167 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler güzel gitmek |
go well with (someone or something) v.
|
|
168 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler olumlu/düzgün ilerlemek |
go well with (someone or something) v.
|
|
169 |
Colloquial |
bir şeyle ilgili olmak |
have to do with something v.
|
|
170 |
Colloquial |
bir şeyle ilgili hevesli |
high on something adj.
|
|
171 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili küplere binmiş |
hopping mad about (something) adj.
|
|
172 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili sinirden çılgına dönmüş |
hopping mad about (something) adj.
|
|
173 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili çok kızgın |
hopping mad about (something) adj.
|
|
174 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan |
hopping mad about (something) adj.
|
|
175 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili küplere binmiş |
hopping mad over (something) adj.
|
|
176 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili sinirden çılgına dönmüş |
hopping mad over (something) adj.
|
|
177 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili çok kızgın |
hopping mad over (something) adj.
|
|
178 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan |
hopping mad over (something) adj.
|
|
179 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili artık güçlü duygular hissetmeyen |
over (someone or something) adj.
|
|
180 |
Colloquial |
(bir şeyle) çok ilgili |
all over (something) adj.
|
|
181 |
Colloquial |
(bir şeyle) çok ilgili |
all over (something) adj.
|
|
182 |
Colloquial |
biriyle/bir şeyle ilgili problemlerini çözmüş |
beyond someone or something adj.
|
|
183 |
Colloquial |
(bir şeyle ilgili) dikkatli |
careful (with something) adj.
|
|
184 |
Colloquial |
(bir şeyle ilgili) özenli/titiz |
careful (with something) adj.
|
|
185 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hayal kırıklığına uğramış |
disgusted at (someone or something) adj.
|
|
186 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hayal kırıklığına uğramış |
disgusted with (someone or something) adj.
|
|
187 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili heyecanlı |
excited about (something) adj.
|
|
188 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak |
talking of (someone or something) expr.
|
|
189 |
Colloquial |
biriyle/bir şeyle ilgili olarak |
talking of somebody/something [uk] expr.
|
|
190 |
Colloquial |
biri/bir şeyle ilgili ters giden ne? |
what's with someone/something? expr.
|
|
191 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili belirsizlikler var |
there's some question of (something) expr.
|
|
192 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili kuşkular var |
there's some question of (something) expr.
|
|
193 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili olarak |
as far as (something) goes expr.
|
|
194 |
Colloquial |
biriyle/bir şeyle ilgili çok rahat |
at home with someone or something expr.
|
|
195 |
Colloquial |
biriyle/bir şeyle ilgili bilgili |
at home with someone or something expr.
|
|
196 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle ilgili) olay şu |
here's the thing (about someone or something) expr.
|
|
197 |
Colloquial |
aslında/nihayetinde (bir şeyle) ilgili |
it's a question of (something) expr.
|
|
198 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
|
199 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili olarak |
speaking of (something) expr.
|
|
200 |
Colloquial |
(bir şeyle) ilgili bilgi sahibi |
up on (something) expr.
|
|
201 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorun ne? |
what gives with (someone or something)? expr.
|
|
Idioms |
|
202 |
Idioms |
(biri/bir şeyle) ilgili bir hissiyat |
a feeling about (someone or something) n.
|
|
203 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) istediği gibi davranabilme/istediğini yapabilme özgürlüğü |
free hand (with someone or something) n.
|
|
204 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili istediği gibi at oynatma |
free hand (with someone or something) n.
|
|
205 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap |
a mine of information (on somebody/something) n.
|
|
206 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni |
a mine of information (on somebody/something) n.
|
|
207 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap |
a mine of information (about somebody/something) n.
|
|
208 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni |
a mine of information (about somebody/something) n.
|
|
209 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili pek bilgisi olmama |
a nodding acquaintance with (someone or something) n.
|
|
210 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok az bilgisi olma |
a nodding acquaintance with (someone or something) n.
|
|
211 |
Idioms |
bir şeyle ilgili pek bilgisi olmama |
a passing acquaintance with something n.
|
|
212 |
Idioms |
bir şeyle ilgili çok az bilgisi olma |
a passing acquaintance with something n.
|
|
213 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili deneyimsiz kimse |
a stranger to (something) n.
|
|
214 |
Idioms |
bir şeyle ilgili gerçeği gösteren test |
the acid test n.
|
|
215 |
Idioms |
bir kişi veya bir şeyle ilgili görüş alışverişinde bulunmak |
swap notes on someone or something v.
|
|
216 |
Idioms |
bir kişi veya bir şeyle ilgili bilgi paylaşımında bulunmak |
compare notes on someone or something v.
|
|
217 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olmak |
have a bearing upon v.
|
|
218 |
Idioms |
bir kişi veya bir şeyle ilgili görüş alışverişinde bulunmak |
compare notes on someone or something v.
|
|
219 |
Idioms |
bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak |
have a good perspective on something v.
|
|
220 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olmak |
have a bearing on v.
|
|
221 |
Idioms |
bir kişi veya bir şeyle ilgili bilgi paylaşımında bulunmak |
swap notes on someone or something v.
|
|
222 |
Idioms |
(bir kişi veya bir şeyle ilgili) görüş alışverişinde bulunmak |
swap notes (on someone or something) v.
|
|
223 |
Idioms |
(birine/bir şeyle ilgili) taviz vermemek |
hold the line at someone v.
|
|
224 |
Idioms |
(bir kişi veya bir şeyle ilgili) bilgi paylaşımında bulunmak |
swap notes (on someone or something) v.
|
|
225 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili yazılı belge almak |
get (something) in black and white v.
|
|
226 |
Idioms |
sık sık/aralıksız olarak bir şeyle ilgili konuşmak |
ride (one's) hobby-horse v.
|
|
227 |
Idioms |
(biri/bir şeyle) ilgili pek endişe duymamak |
not lose (any) sleep (over someone or something) v.
|
|
228 |
Idioms |
(biri/bir şeyle) ilgili çok endişe duymamak |
not lose (any) sleep (over someone or something) v.
|
|
229 |
Idioms |
(biri/bir şeyle) ilgili hiç endişe duymamak |
not lose (any) sleep (over someone or something) v.
|
|
230 |
Idioms |
(biri/bir şeyle) ilgili uykuları kaçmamak |
not lose (any) sleep (over someone or something) v.
|
|
231 |
Idioms |
bir şeyle ilgili pek endişe duymamak |
not lose any sleep over something v.
|
|
232 |
Idioms |
bir şeyle ilgili çok endişe duymamak |
not lose any sleep over something v.
|
|
233 |
Idioms |
bir şeyle ilgili hiç endişe duymamak |
not lose any sleep over something v.
|
|
234 |
Idioms |
bir şeyle ilgili uykuları kaçmamak |
not lose any sleep over something v.
|
|
235 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili pek endişe duymamak |
not lose any sleep over somebody/something v.
|
|
236 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili çok endişe duymamak |
not lose any sleep over somebody/something v.
|
|
237 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili uykuları kaçmamak |
not lose any sleep over somebody/something v.
|
|
238 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili pek endişe duymamak |
lose no sleep over somebody/something v.
|
|
239 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili çok endişe duymamak |
lose no sleep over somebody/something v.
|
|
240 |
Idioms |
biri/bir şeyle ilgili uykuları kaçmamak |
lose no sleep over somebody/something v.
|
|
241 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili son kararı vermek |
pull the trigger (on something) v.
|
|
242 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak |
take a firm line (on or against something) v.
|
|
243 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek |
take a firm line (on or against something) v.
|
|
244 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek |
take a firm line (on or against something) v.
|
|
245 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak |
take a firm line (on or against something) v.
|
|
246 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek |
take a firm line (on or against something) v.
|
|
247 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak |
take a firm line/stand (on/against something) v.
|
|
248 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek |
take a firm line/stand (on/against something) v.
|
|
249 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek |
take a firm line/stand (on/against something) v.
|
|
250 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak |
take a firm line/stand (on/against something) v.
|
|
251 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek |
take a firm line/stand (on/against something) v.
|
|
252 |
Idioms |
henüz olmamış bir şeyle ilgili sızlanmak |
cry before one is hurt v.
|
|
253 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası bozuk olmak |
be at odds (with somebody/something) (about/over something) v.
|
|
254 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası açık olmak |
be at odds (with somebody/something) (about/over something) v.
|
|
255 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili duyarlı olmak |
be in touch with (something) v.
|
|
256 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsızlık yaşamak |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
257 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili muallakta kalmak |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
258 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kesin karar verememek |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
259 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili gel git yaşamak |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
260 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili ikilemde olmak |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
261 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsız kalmak |
be in two minds about something/about doing something [uk] v.
|
|
262 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsızlık yaşamak |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
263 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili muallakta kalmak |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
264 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kesin karar verememek |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
265 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili gel git yaşamak |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
266 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili ikilemde olmak |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
267 |
Idioms |
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsız kalmak |
be of two minds about something/about doing something) [us] v.
|
|
268 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) coşmak |
be in raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
269 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek |
be in raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
270 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) coşmak |
go into raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
271 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak |
be keen about (someone or something) v.
|
|
272 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak |
be keen on (someone or something) v.
|
|
273 |
Idioms |
(bir şeyle) yakından ilgili olmak |
be plugged into (something) v.
|
|
274 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili çok hevesli/heyecanlı olmak |
be potty about (something) [uk] v.
|
|
275 |
Idioms |
bir şeyle ilgili bilgisi olmak |
be well aware of something v.
|
|
276 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) meraktan ölmek |
be worried sick (about someone or something) v.
|
|
277 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) pembe/iyimser bir tablo çizmek |
put a bold face on (something) v.
|
|
278 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) pembe/iyimser bir tablo çizmek |
put a good face on (something) v.
|
|
279 |
Idioms |
birinin aklına (biriyle/bir şeyle ilgili) bir şey/fikir sokmak |
put a bee in someone's bonnet (about someone or something) v.
|
|
280 |
Idioms |
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) bir fikir vermek |
put a bee in someone's bonnet (about someone or something) v.
|
|
281 |
Idioms |
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) yol göstermek |
put a bee in someone's bonnet (about someone or something) v.
|
|
282 |
Idioms |
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) teşvik etmek |
put a bee in someone's bonnet (about someone or something) v.
|
|
283 |
Idioms |
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) dürtmek |
put a bee in someone's bonnet (about someone or something) v.
|
|
284 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili canını sıkmak |
bother one's (pretty little) head about someone or something v.
|
|
285 |
Idioms |
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek |
bring someone up-to-date (on someone or something) v.
|
|
286 |
Idioms |
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak |
bring someone up-to-date (on someone or something) v.
|
|
287 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak |
call in question (something) v.
|
|
288 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak |
cast doubt (on someone or something) v.
|
|
289 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek |
cast doubt (on someone or something) v.
|
|
290 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak |
cast doubt (on someone or something) v.
|
|
291 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak |
cast doubts (on someone or something) v.
|
|
292 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek |
cast doubts (on someone or something) v.
|
|
293 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak |
cast doubts (on someone or something) v.
|
|
294 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak |
cast doubt on (someone or something) v.
|
|
295 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek |
cast doubt on (someone or something) v.
|
|
296 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak |
cast doubt on (someone or something) v.
|
|
297 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek |
come to blows (over someone or something) v.
|
|
298 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek |
come to blows (about someone or something) v.
|
|
299 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek |
come to blows (over something) v.
|
|
300 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek |
come to blows about (something) v.
|
|
301 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) hır çıkarmak |
create a stink (about something) v.
|
|
302 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) sorun yaratmak |
create a stink (about something) v.
|
|
303 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak |
create a stink (about something) v.
|
|
304 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) hır çıkarmak |
make a stink (about something) v.
|
|
305 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) sorun yaratmak |
make a stink (about something) v.
|
|
306 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak |
make a stink (about something) v.
|
|
307 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) hır çıkarmak |
raise a stink (about something) v.
|
|
308 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) sorun yaratmak |
raise a stink (about something) v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak |
raise a stink (about something) v.
|
|
310 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare an interest v.
|
|
311 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare one's interest v.
|
|
312 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili mutsuz olmak |
feel bad about (something) v.
|
|
313 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili keyifsiz olmak |
feel bad about (something) v.
|
|
314 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili üzgün olmak |
feel bad about (something) v.
|
|
315 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok sinirlenmek |
get bent out of shape (over something) [us] v.
|
|
316 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok sinirlenmek |
get bent out of shape (about something) [us] v.
|
|
317 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili hassas olmak |
get in touch with (something) v.
|
|
318 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) panik/telaş yapmak |
get (oneself) into a stew (over someone or something) v.
|
|
319 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) korkuya kapılmak |
get/have the wind up (about something) [uk] v.
|
|
320 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) a jump on (someone or something) v.
|
|
321 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) the jump on (someone or something) v.
|
|
322 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) an advantage over (someone or something) v.
|
|
323 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) the advantage over (someone or something) v.
|
|
324 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) an edge on (someone or something) v.
|
|
325 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) the edge on (someone or something) v.
|
|
326 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) an edge over (someone or something) v.
|
|
327 |
Idioms |
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek |
give (one) the edge over (someone or something) v.
|
|
328 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak |
go overboard (for somebody/something) v.
|
|
329 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak |
go overboard (about somebody/something) v.
|
|
330 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili şikayeti olmak |
have a beef with (someone or something) v.
|
|
331 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak |
have a hard time with (someone or something) v.
|
|
332 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili sıkıntı çekmek |
have a hard time with (someone or something) v.
|
|
333 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili planları olmak |
have designs on someone or something v.
|
|
334 |
Idioms |
bir şeyle ilgili planları olmak |
have designs on something v.
|
|
335 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili bir şey diyememek |
have no words for (someone or something) v.
|
|
336 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili taviz vermemek |
hold the line at (someone or something) v.
|
|
337 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili uykuları kaçmak |
lose sleep about (someone or something) v.
|
|
338 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok endişe duymamak |
lose sleep about (someone or something) v.
|
|
339 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili fikrini ortaya atmak |
make (one's) pitch for (something) v.
|
|
340 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili girişimde bulunmak |
make a pitch for somebody/something v.
|
|
341 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili çaba sarf etmek |
make a pitch for somebody/something v.
|
|
342 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili girişimde bulunmak |
make a pitch to somebody [us] v.
|
|
343 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili çaba sarf etmek |
make a pitch to somebody [us] v.
|
|
344 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili ortalığı ayağa kaldırmak |
make a stink about someone/something v.
|
|
345 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili hır çıkarmak |
make a stink about someone/something v.
|
|
346 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle ilgili sorun yaratmak |
make a stink about someone/something v.
|
|
347 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili yaptığı veya söylediğinden pişman olmamak |
make no apologies for (something) v.
|
|
348 |
Idioms |
bir şeyle ilgili sonsuza kadar başının etini yemek |
never (or not) hear the end of something v.
|
|
349 |
Idioms |
bir şeyle ilgili sonsuza kadar başının eti yenmek |
never (or not) hear the end of something v.
|
|
350 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) tek kelime etmemek |
not breathe a word (of something) v.
|
|
351 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (bir çeşit) bir tablo çizmek |
paint a (some kind of) picture of (something) v.
|
|
352 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) korkunç, iç karartıcı bir tablo çizmek |
paint a terrible, depressing, picture (of somebody/something) v.
|
|
353 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak |
place the blame for (something) on (someone or something) v.
|
|
354 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlamak |
place the blame for (something) on (someone or something) v.
|
|
355 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak |
place the blame on (someone or something) for (something) v.
|
|
356 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlamak |
place the blame on (someone or something) for (something) v.
|
|
357 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) hır çıkarmak |
raise a stink (about someone/something) v.
|
|
358 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) sorun yaratmak |
raise a stink (about someone/something) v.
|
|
359 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak |
raise a stink (about someone/something) v.
|
|
360 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir konuda) yumuşamak |
soften (one's or someone's) stance (on something) v.
|
|
361 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir konuda) ipleri gevşetmek |
soften (one's or someone's) stance (on something) v.
|
|
362 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak |
take a firm stand (on or against something) v.
|
|
363 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek |
take a firm stand (on or against something) v.
|
|
364 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek |
take a firm stand (on or against something) v.
|
|
365 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak |
take a firm stand (on or against something) v.
|
|
366 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek |
take a firm stand (on or against something) v.
|
|
367 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili olmak |
take an interest in (someone or something) v.
|
|
368 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili isteksiz |
half-hearted about (someone or something) adj.
|
|
369 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili gönülsüz |
half-hearted about (someone or something) adj.
|
|
370 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili güncelleştirmiş |
caught up with (something) adj.
|
|
371 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili son gelişmelerden haberdar |
caught up with (something) adj.
|
|
372 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok kuralcı |
death on (someone or something) adj.
|
|
373 |
Idioms |
(bir şeye/bir şeyle) ilgili |
hot for (something) adj.
|
|
374 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli |
keen about (someone or something) adj.
|
|
375 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli |
keen on (someone or something) adj.
|
|
376 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) çok ilgili |
keen on (someone or something) adj.
|
|
377 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili hemfikir |
of a single mind about (someone or something) adj.
|
|
378 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili olarak |
relative to (something) adj.
|
|
379 |
Idioms |
(bir konuda/bir şeyle ilgili olarak ) henüz bir karara varılmamış/son söz söylenmemiş |
jury is still out on something expr.
|
|
380 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) son ayrıntılar hakkında bilgi sahibi |
up to speed (on something) expr.
|
|
381 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) son gelişmelerden haberdar |
up to speed (on something) expr.
|
|
382 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili kafası karışmış |
at sea about (something) expr.
|
|
383 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili kafası bulanık |
at sea about (something) expr.
|
|
384 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili muallakta |
at sea about (something) expr.
|
|
385 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) dersine çalış |
do your homework (on something) expr.
|
|
386 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) dersine iyi çalış |
do your homework (on something) expr.
|
|
387 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) hazırlığını yap |
do your homework (on something) expr.
|
|
388 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) ön araştırmanı yap |
do your homework (on something) expr.
|
|
389 |
Idioms |
(bir şeyle ilgili) ödevini iyi yap |
do your homework (on something) expr.
|
|
390 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili paçaları tutuşmuş |
in a stew about (someone or something) expr.
|
|
391 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili telaş yapmış |
in a stew about (someone or something) expr.
|
|
392 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişeli |
in a stew about (someone or something) expr.
|
|
393 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili tüm gelişmelerden haberdar |
on top of (someone or something) expr.
|
|
394 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili son/bütün gelişmeleri takipte |
on top of (someone or something) expr.
|
|
395 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili kararsız |
up in the air about (someone or something) expr.
|
|
396 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) ilgili muallakta |
up in the air about (someone or something) expr.
|
|
Technical |
|
397 |
Technical |
dörtlü bir gruba sahip olan şeyle ilgili |
tetradic adj.
|
|
Geometry |
|
398 |
Geometry |
koni şeklindeki bir şeyle ilgili |
conoidic adj.
|
|
Biology |
|
399 |
Biology |
bir şeyle ilgili yer anlamı veren son ek |
-arium suf.
|
|
Geography |
|
400 |
Geography |
dünya yüzeyindeki belirli bir noktadan gözlemlenen şeyle ilgili |
topocentric adj.
|
|
Librarianship |
|
401 |
Librarianship |
kütüphanedeki mikrofilm veya mikrofiş gibi, kitap haricinde başka bir şeyle ilgili olan |
nonbook adj.
|
|
Slang |
|
402 |
Slang |
(bir şeyle) ilgili bıktırana kadar konuşmak |
bang away at (someone) [uk] v.
|
|
403 |
Slang |
(bir şeyle) ilgili sinir bozucu bir şekilde konuşmak |
bang away at (someone) [uk] v.
|
|
404 |
Slang |
(bir şeyle) ilgili aptal aptal konuşmak |
bang away at (someone) [uk] v.
|
|
405 |
Slang |
(bir şeyle) ilgili şaka yollu takılmak |
rag about (something) v.
|
|
406 |
Slang |
biri/bir şeyle ilgili hevesli |
stoked on someone or something adj.
|
|